BİR ARKADAŞ (Nihal Kuyumcu, Karşılaşmalar)
Nihal Kuyumcu
Bir Arkadaş…
Bir dizüstü
bilgisayar, sağda solda kitaplar, gelişigüzel notların alındığı atılmış
kâğıtlar arasında heyecanla konuşan tartışan bir hanımefendi. Burası bir
çalışma odası değil, bir derslik bir kitaplık değil. Burası bir hastane odası.Günlük
yaşamlarında bile sadece sağlık sorunlarından söz eden, ettikçe mutlu olan
yaşıtlarının aksine karşımızdaki hanımefendi hastane odasında, hasta yatağında
bile ağrılarından söz etmeyenNazan İpşiroğlu. Nazan İpşiroğlu, o işi doktorlara
bırakmış, kendi işine bakıyor. Yaklaşan Fethiye Yunus Nadi Günlerinde
çocuklarla sahnelenmesi planlanan Sihirli Flüt operasının nasıl sergileneceğini
büyük bir heyecanla ve titizlikle tartışıyor, sorular soruyor, öneriler
getiriyor.
Kendisiyle yüksek lisans dönemimde tanıştım, yaşam biçimiyle, düşünceleriyle bizlere asla gerçek yaşını hissettirmeyen, bize evini dostluğunu açan çok özel bir arkadaştı. Kendisine sen dememi, adıyla hitap etmemi istemesine karşın beceremedim ama adıyla hitap ettiğim, sen dediğim birçok arkadaşımdan daha yakın olduğunu biliyordu. Çekirdek grubumuzla bir araya geldiğimizde,bir konuda tartışırken genellikle aynı tarafta olurduk ve özellikle kuralcı olduğumuz ima edilirken bir göz atış, bir bakışla birlikte gelen onay işareti, “Nihal’ciğim sen onlara aldırma, senin yanındayım” diyen muzip bir gülümseme, gizli ittifakın bir ifadesiydi…Gözünde hiç büyümeyen kızıyla olan tatlı atışmaları ise, ayrı bir yazının konusu olabilir.
Hastane
odasında doktorla geçen garip bir diyaloğu anlatışını hiç unutmam. Unutulacak
gibi de değil. Böyle bir konuşmaya ancak Çehov’un, O Henry’nin kısa
hikayelerinde rastlanır. Doktor vizite sırasında yaptıkları kısa sohbette Nazan
Hanım’a “mezarlığınız var mı?” diyor. (Tabii demiyor Nazan hanım öyle anlıyor)
Nazan hanım bütün zerafetiyle “anlayamadım “diyor doktor aynı şeyi yineliyor,
Nazan Hanım hayretler içinde ve yine nezaketini bozmadan doktora sorusunu üçüncü
kez tekrarlatınca bu defa doktor üstüne basa basa “ yazarlığınız var mı? Yazar
mısınız?” diyor yatağının üstündeki notları, dizüstünü göstererek…
Birinin
arkasından yazmak söz hakkı olamayan birinin ardından konuşmak gibi gelir bana.
İyi de yazsam kötü de yazsam itiraz edecek durumda değildir o kişi. Zordur tam
olarak duyguların ifadesi…Ama Nazan İpşiroğlu ile geçirdiğimiz zamanlar çok
değerliydi benim için. Her zaman bize özel olduğumuzu hissettiren iyi bir
arkadaştı. Kaç kişinin hayatından böyle bir insan geçmiştir. Şanslıyım…
Sayın Hocam, Facebook Messenger'dan Size bir mesaj yazdım; olaki spam kutusunda kalır, lütfen kontrol eder misiniz? Teşekkür eder saygılarımı sunarım. Ali Osman Öztürk.
YanıtlaSil